ETYEMEZ BABA

Anasayfa » AİLEMİZ » ETYEMEZ BABA

Anadolu’da onlarca Etyemez Baba ve Etyemez Dede şeklinde anılan ve türbesi, mezarı, ziyareti veya yatırı bulunan alim ve evliyalara isim veren ilk Etyemez Baba; Fatih Sultan Mehmed Hazretlerinin ordusunda “Mirza” yani süvari olarak bulunmuş ve “Ni’me’l-Ceyş’den” olan, evliyanın adı Şeyh Mirza İbn-i Ömerü’l-Buhari’dir. Fatih Sultan Mehmet döneminde Etyemez Baba diye ünlüdür. Aslen Buharalı’dır. Hicri 886. yılında vefat etmiştir. Günümüzde İstanbul Fatih İlçesinin Samatya Semtinde Etyemez Tekkesinde mescid olan camii yaptırmıştır. Etyemez Baba yaptırdığı caminin bahçesinde medfundur.

Mezarının Kitabesinde: “Ebu’l-Feth Sultan Mehmet Gazi Hazretlerinin mirzalarından ve kibar-ı ehIullahdan bu makam-ı alî’nîn fatih ve banisi olan Mehmed Mirza Dede İbn-i Ömerü’l-Buharî Hazretleri’nin kabr-i pak nuranidir. ” şeklinde yazılmıştır.

Bu ilk Etyemez Baba’nın kendi Tekkesinde yetiştirdiği dervişler daha sonraları Anadolu’ya gönül elçisi olarak Osmanlı Devleti tarafından Celali İsyanlarının sonucunda karmaşanın hüküm sürdüğü topraklara gönderilmiştir. Bu gönül elçilerinden 3 derviş, 1548 yılında Mihrimah Sultan’ın Külliyesine vakfedilen topraklardan olan Yeni-İl‘e, yani günümüzde Sivas’ın Kangal İlçesine bağlı olan ve ailemizin de yaşam sürdüğü topraklardan olan Etyemez Bölgesine yerleştirilerek emirlerine zaviye kurulmuştur. Daha sonra 1578 yılında Padişah III. Murat‘ın validesi Atik Valide Sultan adıyla da anılan Nurbanu Sultan‘ın Üsküdar’da yaptırdığı cami ve imarete vakfedilen Yeni-İl topraklarında yaşayan ve tamamen Atik Sultan Vakfı’na bağlı vergi sistemine bağlı olan yöredeki Türkmenlere bu nedenle “Üsküdar Türkmeni” de denilmiştir. Tarihi İpek Yolu ve Kral Yolu’nun kesiştiği Akkaş-Akçakaş mezrasında günümüzdeki adıyla Etyemez Köyü Mezarlığında kurulan zaviye için, 1583 yılı tarihli kayıtta “gelen-giden ayende ve revendeye sarfı edilmek üzere, zikr olunan Akkaş mezrası hububat öşrünün her sene 180 akça mukabilinde mukataaya verildiği” zikredilmektedir.

1550 yılında Akkaş-Akçakaş mezrası olarak kayıt altına alınan Etyemez Köyü, 1583 yılından itibaren bölgeye gelen bu gönül elçilerinden sonra etraftaki diğer irili-ufaklı mezralar ile “Etyemezler” olarak anılmaya başlanmıştır.

Bu dervişlerden kıdem olarak önde olanı günümüzde Etyemez köyü mezarlığında, diğeri Etyemez dağındaki ziyarette, bir diğeri ise Turnalı köyü ile Etyemez köyünün sınırında olan Babı mevkiinde ziyarette medfundur.

Yaşadıkları dönemde bölgeye bereket ve huzur getiren bu evliyalar dönemin Yeni-İl Mutasarrıflığı tarafından da ilgi ve alaka görmüştür.

Hem Sünni hem de Alevi mezhebindeki inananlar tarafından velilik derecesinde görülen ve huzurunda adaklar adanıp kurban edilen bu derviş babalardan, aradan geçen yüzyıllar içinde birçok rivayetler günümüze ulaşmıştır. Ancak bunlardan kayıt altına alınan pek azdır ve genelde sözlü anlatımla akıllarda yer etmiştir. Kültürel olarak dilden dile dolaşan en büyük kerametlerinden birisi mezarında Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gecelerde nurdan ışık oluştuğudur.

Örneğin bir bilimsel makalede ailemizin hak salımı adetiyle birlikte Etyemez Baba’dan şu şekilde hakkında söz edilmiştir.

Sivas’a bağlı Etyemez köyünün kurucusu olması gereken Etyemez Baba ile ilgili rivayetler oldukça fazladır. Horasan kökenli olduğu belirtilen Baba, sonradan Etyemez köyüne dönüşecek İpek Yolu üzerindeki bu stratejik alana yerleşmiş, muhtemelen, fikirlerini yaymak maksadıyla burada bir zaviye inşa etmiştir. Bahsedilen köy Etyemez Baba’nın etrafında bulunan Türkmenlerin, zaviye çevresine yerleşmesiyle teşekkül etmiş olmalıdır. Onun et yememesine rağmen, gelip geçenlere et ikram ettiği için bu ismi aldığı aktarılmaktadır (Kaya, 2002:5). Başka bir rivayete göre ise fakir bir aile, çocuklarının çok sevdiği tek koyunlarını keserek buradan geçen bir dervişe ikram etmiş, çocukların ağlamasına dayanamayan derviş koyunu tekrar diriltmiştir. Bu kerametinden dolayı da Etyemez Baba adıyla şöhret bulmuştur (Aslan, 2002:252). Bu ikinci rivayette koyunu tekrar diriltmesi ölü insan ve hayvanları dirilten heterodoks dervişlerin kerametine benzemektedir (Ocak, 2002:265). Baba, burada ölmüş ve büyük bir ihtimalle zaviyesinin bulunduğu yere defnedilmiştir. Mezarının bulunduğu köy mezarlığı, zaviyesini kurduğu ve defnedildiği yer olmalıdır. Diğer taraftan Horasan kökenli olduğuna yapılan vurgu, Horasan menşeli Kalenderî anlayışına sahip bir derviş olduğuna yönelik olarak değerlendirilebilir.


Eski Türkler tarafından ıdık/ıduk şeklindeki kansız kurban uygulaması, köyde devam etmekte olup ritüel Etyemez Baba’nın mezarında yapılmaktadır. Hak salımı olarak da bilinen uygulamayı yapan kişi Etyemez Baba’nın soyundan geldiğine inanılan muskacıdır. Aynı zamanda türbedar da olan muskacı, mezarın temizliğini yaptığı gibi, perşembeyi cumaya bağlayan geceleri burada ateş yakmaktadır (Aslan, 2002:252). Etyemez Baba’nın mezarı bölgedeki Alevî ve Sünniler tarafından ziyaret edilirken, köy halkı perşembe akşamları kabrinin üzerine nur yağdığına, onun himmetiyle hiç bir doğal afet görmediklerine ve sıkıntı çekmediklerine inanırlar. Ayrıca Kore ve Kıbrıs savaşlarında Etyemez Dağı’ndan düşmana sürekli top attığı rivayet edilmektedir (Kaya, 2002:5). Etyemez Baba’nın mezarından alınan bir miktar toprağın muska şeklinde taşınmasıyla kurşunun isabet etmeyeceği, ayrıca bu kişiyi yılan ve böcek cinsinden herhangi bir hayvanın sokmayacağı inancı yaygındır. Yine kötü rüya görenler, evlenmek isteyip de evlenemeyenler veya herhangi bir kaza geçirenler Etyemez Baba’nın mezarına giderek ondan yardım isterler. Nazardan korunmak için, babanın mezarından alınan toprak muska şekline getirilerek evin ve ahırın giriş kapısının üzerine asılır. Son olarak diğer ziyaret yerlerine gidildiği gibi, yağmur duası için de Etyemez Baba’ya toplu olarak çıkılıp dua edilip, niyazda bulunulur (Gökbel, 1999:13).”

Bu yazılı kayıtlardan son döneme ait olanlardan bir tanesi de, aslen Malatya Kömürhan beldesinden olan ve Kangal Alacahan köyüne yerleşmiş bir ailenin üyesi olarak Alacahan köyünde 1853 yılında doğan, yörede Alacahanlı Kaynar Hoca adıyla ve Aşık Fahımi mahlasıyla bilinen ve asıl Abdürrahim DOĞAN tarafından yazılmıştır. Günümüzde Aşık Fahımi’nin sülalesi “Hocalar” olarak bilinmektedir.

Etyemez Hazretlerine Arziyye

Bir mah-ı tabana gönül düşürdüm,

Kapuna ihsana geldim Etyemez.

Yandım ateşine kendim şaşırdım,

Derdime dermana geldim Etyemez.

*************************************************

Ol esma-i huyy-ı Huda hakkı’çün,

İki cihanda rahnüma hakkı’çün,

Ya’ni Muhammed Mustafa hakkı’çün,

Ol nutk-ı dürdane geldim Etyemez.

*************************************************

Çar-ı yar ol ba-i sefa hakkı’çün,

Hem ehl-i beyt-i Mustafa hakkı’çün,

Hasan Hüseyn Zeynel-aba hakkı’çün,

Bu gamdan ferhane geldim Etyemez.

*************************************************

Eğer sen Horasan Eli’nden isen,

Zümre-i evliya serinden isen,

Bağçe-i sa’dat gülünden isen,

Himmet-i himayene geldim Etyemez.

*************************************************

Fahimî gedadır arz-ı hal isen,

Zatından himmeti bî-niha uman,

Eğer muradımı virirse Süphan,

Bil ki kurban ile geldim Etyemez.

*************************************************

Es-Seyyid’iş-şeyh Abdurrahim Fahimi

(Alacahanlı Kaynar Hoca)

(D. 1853- Ö. 1933)